Sorular hayata yönelttiğimiz en güzel cevaplardır. Düşünce dünyamızdaki her kilidin anahtarı, anlaşılamayan her olayın açıklaması, çözülemeyen her gizemin şifresidir. Bir dergi inşa etmek için ilk sorumuzu soralı bir yıl oldu: Nasıl başlayalım?..
Herkesin aklında olan bir fikirdi ancak bir kişinin bunu söylemeye cesaret etmesi gerekiyordu ve bu kişi Abdullah Yavuz oldu. “Ben bir dergi çıkarmak istiyorum, öğrenci dergisi. İzin almak için kulüp başkanı mı olmak gerek?” Hayır dedim, temsilcilik olarak bunu yapabiliriz. Bu güzel fikri gerçekleştirmek için her türlü desteği vermeye hazırdım.
Konuşmanın sonrasındaki ilk dekanlık toplantısında bu konuyu sunduk. Baskı yapmak yerine internet üzerinden bir dergi çıkarmamızın istenmesi biraz üzdü ancak motivasyonumuz bozulmadı. “Olsun, onu da yaparız!” diyerek bir dergi ekibi kurma kararıyla toplantıdan ayrıldık.
Önce dört kişilik bir ekip olarak başladık çalışmalara. Toplantılar yaptık; neler yapmalıyız, nasıl daha iyi olur gibi türlü türlü sorularımız vardı. Amacımız fakültemizin sosyalliğini artırmak, dergi içinde görev alan arkadaşlarımıza keyifli bir uğraş, okuyucularımıza ilgilerini çekebilecek içerikler sunmak ve Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesindeki “aile” kavramına yakışır bir iz bırakmaktı. Çok geçmeden yazar ve dizgi-tasarım ekiplerimizi de oluşturduk. Planımız dergi içeriğini hazırlayıp, kendi çabalarımızla bastırmaktı. İlk sayımız için sponsor bulunması gerekiyordu ya da üniversitemizdeki Sağlık, Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’ndan yardımcı olmalarını isteyecektik. Dergimizin yayım hayatına girmesi için gereken her türlü çabayı göstermeye hazır bir şekilde kolları sıvadık ve ilk sayımızın dosya konusunu ortak bir karar sonucunda belirledik: Tıp Tarihi.
Her arkadaşımıza hitap edecek düzeyde bir içerik belirlemeye çalıştık. Edebi, bilimsel, kültürel, karikatür ve özel ilgi alanları ana grupları içerisinde; felsefe, tarih, müzik, spor, tiyatro başlıkları altında geniş bir yelpaze çizmeye çalıştık. Çizer-yazar eşleştirmelerimizi yapıp yazıları beklemeye başladık.
Yazılarımızı tamamlayarak dergi dosyamızı hazırladık; her planımızı bütün ayrıntılarıyla birlikte, araç gereç araştırmalarımızı da ekleyerek dekanlığımıza ilettik. Dekanlıktan hızlı bir şekilde cevap gelir, sponsorumuzla konuşur ve yaz tatilinden önce ilk sayımızı çıkarırız diye hayal kuruyorduk. Öyle olmadı. Şartlar her zaman beklediğimiz gibi olmuyor.
Yaz tatilinde bu işi bitirelim istedik. Kurucu ekip toplandı, dekanlığımızın istediği gibi dergiyi internet üzerinden yayımlama kararı aldık. Dekanlığımıza “İzniniz olursa dergiyi internet üzerinden yayıma başlatmak istiyoruz.” şeklinde bir e-posta gönderdim. “Uğraşlarınız için tebrik ederiz. Çalışmalarınıza devam edin, konu fakülte yönetim kurulunun gündeminde. Hocalarımızın da sizinle paylaşmak istediği fikirler var. Okul açılınca görüşelim.” Cevabı geldi. Okulun açılmasını bekledik...
Beklediğimiz görüşme gerçekleştirilemedi, rektörlüğümüzden de izin konusunda yanıt alamadık. Onca arkadaşımızın ve bizlerin bunca emeğine karşılık dergimizi yayıma başlatamamıştık. Fakat biz pes etmemeye, bir şeyler yapmaya kararlıydık.
Davet edildiğim ilk yönetim kurulu toplantısında hocalarımızın izni ile AYBUmed uygulaması üzerinden dergimizi yayına başlatmak istediğimizi söyledim. Olumsuz bir görüş çıkmadı. Nihayet başlayabilirdik ancak başlayamadık. Bir tıp fakültesi öğrencisinin çok fazla boş vakti yoktur. Yarıyıl tatilini beklemek gerekiyordu.
Yılbaşı dolayısıyla ders programında beş günlük tatil olduğunu fark ettim. Uygulamaya yazıları ekleyebilirdim. Şu satırları kaleme alırken ne kadar mutlu olduğumu görmeniz gerekirdi. Ve işte başlıyoruz…
Soru sorma sırası okuyucularda: İnternet sitesi açılacak mı?..
Özcan ÖNCEL
1 Ocak 2020
Comments